Mary Ann Webster: Fedakâr Bir Annenin Hüzünlü Hayat Hikâyesi

Mary Ann Webster, en kutsal kavramların başını çeken anneliğin fedakârlıkta zirveye tırmanmış halidir. Mücadelenin vücut bulmuş, ruh giymiş kadını Mary Ann, eşinin vefatı ardından, pençesine düştüğü devasız hastalığa kulak asmadan, çocukları için sergilediği gayret ile hikayeleşmiştir. Birçok kadının göğüs germekte meşakkat çekeceği bol kepçe aşağalanmaların, alayların baş kahramanı olup da, hepsinin önünde duvar misali duran bu kadının hayatı yakın mercek altına alınmalıdır.

Yakın kadrajda incelenmesi elzem olan bu hayatın her inişinde, yokuşunda, dönemecinde hayranlık uyandıran sırlar gizlidir. Bu gizleri adım adım keşfetmek adına, kalemin ucuna ilişen kelamlarla çıkılan bu yolculukta, surete giydirilen bir güzelliğin diyeti bu denli ağır mı olmalıydı dedirtecek nice sual, hatırlara misafir olmaya gebedir.

Mary Ann Webster Kimdir?

Hikayenin en başında gezintiye çıkıp, sokaklarında ilerlerken tarihe düşülecek notlarından ilki şudur ki, Mary Ann Webster kimdir merak konusu dahi olmayacak sıradan hayatın kollarında yaşayan bir kadındı. Sıradan başlayan bu hayat hikayesinin kahramanı, 1874’te Londra’da bir hayli fakir olmasının yanında, oldukça büyük olan bir ailede dünyaya gözlerini açmıştır. Bu nedenle genç yaşına aldırış etmeden, erkenden iş hayatında boy göstermeye başladı.

Güzelliği ile dilden dile gezen bu genç hemşire, bir aile kurmanın hayali ile yaşayan çekici bir kadındı. Çok yürekten dilemiş olacak ki 29 yaşında hayali gerçek oldu. Thomas Bevan ile evlenen Mary Ann, 4 tane çocuğun da annesi olmuştu.

Mary Ann Webster Hastalığı

Mary Ann Webster hikayesi buraya kadar normal seyrinde giden bir hayat iken, Mary’nin vücudunun vermeye başladığı sinyallerle sıradanlığını bozmaya yemin etmişti. Migren, kas ve eklem sancısı gibi ağrıları iliklerine dek hissetmeye başlayan bu alımlı kadın, doktor doktor gezmeye başlamıştı. Ancak o zamanlarda hastalığa teşhis koymak yan sokakta dursun, sebebi dahi bulunamamıştı.

Bunca belirsizlik içerisinde ağrıları ile yaşama mecburiyetinde kalan Mary Ann, kendisinden desteğini hiç esirgemeyen 11 yıllık eşinin vefatı ile ruhuna eklenen sancıların koynunda kalakalmıştı. Çocukları anneliğinin eteklerine asıla asıla etrafında gezinirken, kendi sağlığını arka rafa atan Mary, evlatları için yaşamaktaydı. Bu hengame içerisinde ilerlerken, hastalık bu cefakar kadına meydan okurcasına bambaşka semptomlarla kendisini hatırlatmaya başlamıştı.

Tıkla, konuyla ilgili düşüncelerini paylaş.

Günden güne yüzünün her çizgisi büyürken, Mary bu ilerleyişe dur diyemedi. Vakit ilerledikçe aynadaki aksini tanıyamaz hale gelen bu kadının güzelliğinden eser kalmamıştı. Hatta Mary, çoğu insanın göz zevkine hitap etmeyen bir surete bürünmüştü. Güzellik algısı bulunduğu bünyede geçici olduğunu acı bir biçimde itiraf etmişti.

Mary, 20.yüzyılda mumla aransa da teşhisinin ve tedavisinin bulunması güç olan bir hastalığa yakalanmıştı. Tarihteki tıp literatürü bu hastalığı akromegali olarak adlandırmıştı. Hikayeye bir es verip, hastalığı birkaç satırda izah etmek için bir pencere aralamak gerekmektedir.

Akromegali Nedir?

Genellikle orta yaşlarda gün yüzüne çıkan bu hastalık, hipofiz bezindeki aşırı büyümeden kaynaklı karakteristik, nöroendokrin bir bozukluktur. El, ayak ve yüz gibi bölgelerde iyi huylu bir tümörden kaynaklı kademeli büyümeler ile seyreden bu hastalık, girdiği sureti tanınmaz hale getirir.

Bu büyümelere baş ve kas ağrıları eşlik eder. Kaba yüz görünümü, dilde şişme, dişlerde ayrılma, yağlı kalın ve çıkıntılı deri, seste kalınlaşma, iç organlarda büyüme, eklem hareketlerinde kısıtlılık gibi belirtileri vardır. Bu hastalık, kişinin yaşam kalitesini oldukça zedelemektedir. Bunun canlı örneği olarak, Mary’nin hikayesine geri dönüş yapmak gerekmektedir.

Detaylı bilgi: https://www.memorial.com.tr/hastaliklar/akromegali-hastaligi-nedir

Mary Ann Webster Hikâyesi

Şu günlerde kolaylıkla teşhisi koyulabilen bu hastalık, Mary Ann Webster’in yaşadığı çağda çaresizliğin bir diğer adıydı. Git gide tanınmaz hale gelen yüzü dolayısıyla işten çıkarılmıştı. Peşi sıra hız kesmeden gelen güçlükler içinde, her kadının taşıdığı güzellik kaygısı ise Mary’nin dert listesinde yer almıyordu.

Çocuklarına bakmak zorunda olan bu genç kadın, iş için çaldığı her kapıdan kovulmaktaydı. Her yeni doğan güneş yeni bir meydan okumaya gebeydi. Sokak ortasında dahi türlü hakaretlere maruz kalan bu kadın, cüzdanı kabarık olan bir ödülün verileceği, dünyanın en çirkin kadını yarışmasına katılmaya karar vermişti.

Bir nevi sirk atmosferinde olan bu yarışmada, sahnedeki kadınlar kahkahalar eşliğinde olanca çirkinliklerini sergilemek için oradaydı. Bu durum Mary için çok zor olsa da, çocukları için ayaktaydı. Bir vakitler güzelliği ile nam salan bu kadın, o gün çirkinliği ile tescillenmişti. Anneliğinin verdiği kuvvet ile yarışmayı kazanmıştı. Bu yarışmaya magazinin ilgisi de bir hayli fazlaydı. İşin rengi tam bu noktadan sonra iyice değişip, kararmaya başladı.

Mary Ann hakkında hoş olmayan makaleler magazin dünyasında çarşaf çarşaf boy göstermeye başlamıştı. Hızla dört bir yana yayılmaya başlayan bu satırlar, fedakar ve zeki bir annenin avuçlarında gelire dönüşmeye adaydı. Çirkinlik ünvanının verdiği yetkiye dayanarak sirklerde iş bulan Mary, 1920 senesinde ABD’de Coney Island’ın Dreamland şovunda kendine yer buldu. Çirkinliğini ve erkeksi tarafını sergileyecek kıyafetler ile sahnede yer aldı.

Alışılmışın dışında görüntülere sahip insanların sergilendiği bu gösteriler oldukça ilgi uyandırmaktaydı. İnsanların masasına alay konusu olan Mary, sirkin en gözde aktrislerindendi. Çocukları için her sözü yutup, her aşağalanmanın altından dimdik kalkan bu kadın, senelerce evlatlarını bu şekilde baktı ve büyüttü.

Akromegaliye yakalanan hastalar uzun yaşamamaktadır. Bu nedenle İngiltere’ye gömülmeyi vasiyet eden ve 59 yaşında hayata gözlerini kapatıp tüm ünvanları, algıları geride bırakan bu kadın, fedakarlığı ile hafızalarda yerini aldı. Çocukları Mary’nin güzelliğini hiç göremese bile sevgisine ve fedakarlığına yakından şahit oldu.

Mary Ann Webster Çocuğu

Stüdyo fotoğraflarının yaygın olmadığı o yıllarda, Mary çocukları ile unutulmaz bir kareye imza atmıştı. Bu fotoğraf karesinde, büyük oğlu denizci kostümü, küçük oğlu takım elbise, kızları ise sevimli elbiseler giymekteydi. Bu kare Mary’nin çocuklarına çiçek gibi bakışının nişanesiydi.

Başka gidecek yolu olmamasını bir kenara bırakırsak, hastalığını çocukları uğruna kullanmaktan çekinmeyen ve bir an dahi tereddüt etmeyen Mary, güzellik uğruna bıçak altına yatan, en ufak bir söze psikolojisi bozulan o kadınlara hikayesi ile unutulmaz bir ders vermektedir.

Güçlü kadın imajının çizilmeye çalışıldığı şu dönemde, Mary ilham olmaktadır. Zira güçlü kadın profili, zaten asırlar önce, fedakar bir anne tarafından çizilmişti. Mary Ann Webster, suretiyle bu alemden göçmüş olsa dahi, siretiyle ruhlarda yaşamaktadır.