Özellikle çocuk yaşlarda ortaya çıkan ve genetik faktörlere bağlı bir sendrom olarak tanımlanan Otizm, gerek dünyada gerekse de ülkemizde oldukça yaygındır.
İçindekiler
Özellikle çocuk yaşlarda ortaya çıkan ve genetik faktörlere bağlı bir sendrom olarak tanımlanan Otizm, gerek dünyada gerekse de ülkemizde oldukça yaygındır. Çocuklarda en geç 3 yaşına dek fark edilebilen bu durum genellikle sosyal yetilerin gelişmesini engellemektedir. Bazı durumlara karşı aşırı duyarlılık geliştirilmesine neden olan otizm sendromu, kontrol altına da alınabilir. Bu konuda insanların bilinçli olması ve otizm farkındalığı oldukça büyük önem taşıyor. Bu sendromdan mustarip bireylerin topluma kazandırılması elzemdir.
Otizm, bir tür gelişim bozukluğu olarak tanımlanmış olsa da asla bir zeka geriliği değildir. İletişim ve sosyal çevre ile uyumun sınırlı olduğu bu hastalığın kökeninde bazı kalıtsal faktörler yer almaktadır. Yaklaşık 80 adet genin de bu duruma yol açtığı düşünülmektedir.
Bu durumdan mustarip olan kişilerde dış dünya ile iletişim olabildiğince sınırlı bir hale gelmektedir. Sosyalleşme ve özellikle göz teması kurmada zorluk çeken kişilerde bu duruma rastlamak mümkündür. Fakat otizm sendromu spektrumu oldukça geniş bir kalıtsal hastalıktır. Bu yüzden de her belirti ya da davranış tek bir kalıp halinde değerlendirilmemelidir.
Otizm sendromu, anne karnında iken belirlenebilen bir rahatsızlık değildir. Bu rahatsızlığın gün yüzüne çıktığı en erken çağ ilk 18 aydır. Bu dönemde dikkat edilmesi gereken belirtilerin arasında ise;
Tüm bu yukarıda bahsi geçen belirtiler yüksek oranda bu sendromun belirtileri olarak kabul ediliyor. Özellikle ilk çocukluk çağında ortaya çıkan bu belirtilerden her biri için gözlem yapılmalı ve şüphe duyulmalıdır. Bunun neticesinde uzman bir hekim yardımı ile tanının konulması gerekmektedir.
Otizm için sendromun tüm belirtilerinin yok edebilen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Fakat bazı belirtilerin dizginlenmesi ya da tamamen yok edilmesi mümkündür. Bunun için de çocukluk yaşından itibaren çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Dikkat dağınıklığının düzeltilmesi, sosyal iletişimlerin geliştirilmesi ve rutine aşırı bağlı olma halinin yumuşatılması gibi ilerlemeler kaydedilebilir.
Hastalığın spektrumuna uygun bazı geliştirici yöntemler de uygulanmaktadır ve bu sayede bu durumdan mustarip olan kişilerin sosyal çevreye en iyi şekilde uyum sağlaması amaçlanır.
Otizm farkındalığı oluşturmak da en az bu durumun tedavisi kadar büyük önem taşıyor. Farkındalığın oluşturulması için öncelikle bu rahatsızlığa dair ön yargılı bakış açısının değiştirilmesi gerekiyor. Toplumun bu kalıtsal durumun herhangi bir zeka geriliği olmadığını ve bazı sosyal farkındalıklar sayesinde otizmli kişilerin de topluma ayak uydurabileceğinin bilincinde olması şart.
Bunun için de farkındalık oluşturmak adına bazı çalışmalar yapılıyor. Özellikle otizmli çocukların aileleri ile irtibata geçmek ve ebeveynleri de bu konuda eğitmek gerekiyor. Bunun yanı sıra okul döneminde de otizmli çocukların her çocuk gibi eğitim hakkının bulunduğunun da kabul edilmesi gerekiyor.
Unutmayın, tamamen kalıtsal sebepler ile oluşan bu hastalık, toplum sağlığına tehdit oluşturacak bir hastalık değildir. Otizmli çocukların ya da yetişkinlerin de topluma ayak uydurması bu farkındalıklar sayesinde başarılı olacaktır.
Diğer haberler
